James Bond ve MI5’ten yani İngiliz Gizli Servisi’nden bahsediyorum. Arada yazıyorum, siyaset tuhaf dayanışmaları zorunlu kılabiliyor. Gizli servisin eski patronu Stella Rimington, İspanyol gazetesine verdiği röportajla gündeme geldi. Emekli şef hükümetin özgürlükleri kısıtlayıcı kanunları geçirmek için terörü kullandığını ve anti-terör yasalarının amacı aştığını söyledi.
Stella teyzenin emeklilik röportajı, genel duruma çok uygun olarak İspanya’dan geliyor. İngiliz emeklilerin favori mekânı. Gerçi avro-sterlin paritesi altüst olunca bir kısmı geri kaçtı, İngiltere daha ucuz diye. Neyse, Stella hani yaşlandıkça daha çok camiye giden ihtiyarlar gibi, bir nevi İngiliz dini diyebileceğimiz özgürlükler meselesine sardı. Sağ olsun tabii ki hakkını yemeyelim. Memlekette bu işi ciddiye alan bir Lordlar kaldı bir de Stella Rimington.
Rimington da Lordlar gibi 42 günlük gözaltı süresine karşı çıkmıştı. İspanyol gazetesine verdiği demeçte Rimington devletin kişilerin özel hayatına saygılı olmasının iyi olacağını söyleyip eklemiş ‘ABD de Guantanamo ve işkence işini çok abarttı’. Kendisini alkışlıyoruz. Onca yıldan sonra hümanist olup beygir resimleri çizen bir darbe generalini hatırlar gibi oldum. Neredeyse CIA’ye her daim yamaklık yapan MI5’i Dam Rimington’ın yönetmemiş olacağını düşüneceğiz.
Rimington 73 yaşına gelince emeklilik günlerinin geniş zamanlarından istifade edip biraz düşünmüş ve ‘Belki de hükümetin yaptıkları bizim yararımıza değil’ diye idrak edivermiş. Mucizevi bir beyin fırtınası Rimington, artık emekli olduğum için hükümetin bazı kararlarına karşı olabileceğimi hissediyorum buyurmuş. Çok zekice, şimdi sıradan bir vatandaş olarak tüm yetkini kullan hükümeti durdurmak için!
Hükümetin, sivil hakları ve özgürlükleri kısıtlamak için insanları korkutmak yerine bunun riskler taşıdığını kabul etmesi daha iyi olurmuş. Neticede terörün amacı da insanları böyle bir korku içinde ve polis devletinde yaşatmakmış! Belli ki 1967’de gizli servise çalışmaya başlayan Stella için bütün bunları anlamak için 40 yıl gerekmiş. Allahtan, normal insanlar olarak bizler bütün bu polis devleti hamlelerini gizli serviste 40 yıl çalışmamıza gerek kalmadan anlayabiliyoruz.
Dedim ya hakkını yemeyelim. Stella’nın bu açıklamaları en azından konunun yeniden gündeme gelmesini sağladı. Bu iyi bir şey çünkü, genel olarak, azıcık da olsa ar sahibi İngiliz bakanları bu konular gündeme gelince kızarıp bozarıp biraz utanıyorlar. Hele bir de içeriden biri konuşursa daha etkili oluyor. Stella’nın, bakanlar özel hayata karışıyor ve anti-terör adına polis devleti yaratılıyor açıklamasının hemen ardından gelen içişleri bakanlığının ‘hayır biz öyle şeyler yapmayız’ tonundan yanıtı da bunun göstergesi. Sokaklardaki 4 milyon(!) gözetleme kamerası bunun tersini söylüyor olsa da! Hükümetin son yasa tasarısı da üzerine cila.
Eğer kabul edilirse polis herkesin tüm e-posta, telefon, internet sohbetlerinin hepsini kaydedip inceleyebilecek. George Orwell yaşasaydı bir an için boş bulunup gözleri dolardı; bu kadar zengin bir yapımcı yönetmen (İngiliz -derin- devleti) eserini hayata geçiriyor diye!..
Kıssadan hisse, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler bu tür anti-terör yasalarına mal bulmuş mağribi gibi saldırdı 2001’den bu yana. Uyanık olun, bunun içinde AB üyeleri olduğu gibi bazı ‘aday’ ülkeler de vardı!
Bu arada hükümetin bu politikalarının terörizme hizmet ettiği ve yeni intihar bombacıları yaratacağını iddia edenler için önceki gün geçen bir haberi hatırlamak gerek: Çocuk, Okul ve Aile Bakanlığı’nın yeni kabul ettiği bir eğitim paketinin içinde ilkokul çocuklarına şiddet ve teröre karşı hazırlıklı olmaları için terörist gibi, ya da intihar bombacısı gibi düşünme tatbikatları yaptırılacakmış.
Bu eşi bulunmaz eğitim programı sanırım herhangi bir devlet ile onun suçladığı ‘terör’ örgütleri arasındaki farkın en aza indiği ‘özel’ durumlardan biri. Eh artık Filistinli ve Iraklı bombacılara da pekiyi vermek icap eder. İyi pazarlar.
Stella teyzenin emeklilik röportajı, genel duruma çok uygun olarak İspanya’dan geliyor. İngiliz emeklilerin favori mekânı. Gerçi avro-sterlin paritesi altüst olunca bir kısmı geri kaçtı, İngiltere daha ucuz diye. Neyse, Stella hani yaşlandıkça daha çok camiye giden ihtiyarlar gibi, bir nevi İngiliz dini diyebileceğimiz özgürlükler meselesine sardı. Sağ olsun tabii ki hakkını yemeyelim. Memlekette bu işi ciddiye alan bir Lordlar kaldı bir de Stella Rimington.
Rimington da Lordlar gibi 42 günlük gözaltı süresine karşı çıkmıştı. İspanyol gazetesine verdiği demeçte Rimington devletin kişilerin özel hayatına saygılı olmasının iyi olacağını söyleyip eklemiş ‘ABD de Guantanamo ve işkence işini çok abarttı’. Kendisini alkışlıyoruz. Onca yıldan sonra hümanist olup beygir resimleri çizen bir darbe generalini hatırlar gibi oldum. Neredeyse CIA’ye her daim yamaklık yapan MI5’i Dam Rimington’ın yönetmemiş olacağını düşüneceğiz.
Rimington 73 yaşına gelince emeklilik günlerinin geniş zamanlarından istifade edip biraz düşünmüş ve ‘Belki de hükümetin yaptıkları bizim yararımıza değil’ diye idrak edivermiş. Mucizevi bir beyin fırtınası Rimington, artık emekli olduğum için hükümetin bazı kararlarına karşı olabileceğimi hissediyorum buyurmuş. Çok zekice, şimdi sıradan bir vatandaş olarak tüm yetkini kullan hükümeti durdurmak için!
Hükümetin, sivil hakları ve özgürlükleri kısıtlamak için insanları korkutmak yerine bunun riskler taşıdığını kabul etmesi daha iyi olurmuş. Neticede terörün amacı da insanları böyle bir korku içinde ve polis devletinde yaşatmakmış! Belli ki 1967’de gizli servise çalışmaya başlayan Stella için bütün bunları anlamak için 40 yıl gerekmiş. Allahtan, normal insanlar olarak bizler bütün bu polis devleti hamlelerini gizli serviste 40 yıl çalışmamıza gerek kalmadan anlayabiliyoruz.
Dedim ya hakkını yemeyelim. Stella’nın bu açıklamaları en azından konunun yeniden gündeme gelmesini sağladı. Bu iyi bir şey çünkü, genel olarak, azıcık da olsa ar sahibi İngiliz bakanları bu konular gündeme gelince kızarıp bozarıp biraz utanıyorlar. Hele bir de içeriden biri konuşursa daha etkili oluyor. Stella’nın, bakanlar özel hayata karışıyor ve anti-terör adına polis devleti yaratılıyor açıklamasının hemen ardından gelen içişleri bakanlığının ‘hayır biz öyle şeyler yapmayız’ tonundan yanıtı da bunun göstergesi. Sokaklardaki 4 milyon(!) gözetleme kamerası bunun tersini söylüyor olsa da! Hükümetin son yasa tasarısı da üzerine cila.
Eğer kabul edilirse polis herkesin tüm e-posta, telefon, internet sohbetlerinin hepsini kaydedip inceleyebilecek. George Orwell yaşasaydı bir an için boş bulunup gözleri dolardı; bu kadar zengin bir yapımcı yönetmen (İngiliz -derin- devleti) eserini hayata geçiriyor diye!..
Kıssadan hisse, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler bu tür anti-terör yasalarına mal bulmuş mağribi gibi saldırdı 2001’den bu yana. Uyanık olun, bunun içinde AB üyeleri olduğu gibi bazı ‘aday’ ülkeler de vardı!
Bu arada hükümetin bu politikalarının terörizme hizmet ettiği ve yeni intihar bombacıları yaratacağını iddia edenler için önceki gün geçen bir haberi hatırlamak gerek: Çocuk, Okul ve Aile Bakanlığı’nın yeni kabul ettiği bir eğitim paketinin içinde ilkokul çocuklarına şiddet ve teröre karşı hazırlıklı olmaları için terörist gibi, ya da intihar bombacısı gibi düşünme tatbikatları yaptırılacakmış.
Bu eşi bulunmaz eğitim programı sanırım herhangi bir devlet ile onun suçladığı ‘terör’ örgütleri arasındaki farkın en aza indiği ‘özel’ durumlardan biri. Eh artık Filistinli ve Iraklı bombacılara da pekiyi vermek icap eder. İyi pazarlar.
* This article was first published in BirGun: http://www.birgun.net/haber-detay/bond-un-eski-patronundan-polis-devleti-suclamasi-12081.html
** İbrahim Sirkeci Londra Regent’s Üniversitesi’nde Ulusötesi Çalışmalar ve Pazarlama Profesörü olarak görev yapmaktadır.
[contact-form][contact-field label=’Name’ type=’name’ required=’1’/][contact-field label=’Email’ type=’email’ required=’1’/][contact-field label=’Website’ type=’url’/][contact-field label=’Comment’ type=’textarea’ required=’1’/][/contact-form]