Noel tatilinde İstanbul’a gelmem fırsat oldu memleket gündemine biraz tanık oldum. Ermenilerden özür dilemek, ya Kürtler de özür isterse ne yapacağız korkusu ve de daha büyük, ‘ya hepsi birden tazminat isterse’ korkusu sarmış yurdum insanının dimağını. Az buçuk liberal görünenler bile kolay kolay durumu konuşamıyor. ‘TRT attım şeş geldi televizyonu’ herhalde bu yıldönümünün ilk önemli gelişmesi sayılabilir.
Şeş TV konusunda radarıma takılan tavırlar şöyle: KalBay’ın sol partisi, ‘aman ha ya Gürcüler de Gürcüce yayın isterse’ diye feryat edermiş. Dağ dilini konuşanların partisi elinde oyuncağı alındığı için itiraz edermiş. Bu işi özel televizyonlar yapmalıymış. Korku listesi uzayıp gidiyor. Tartışmanın biraz dışına çıkılırsa belki daha rahat değerlendirebiliriz ne olup bittiğini.
Şimdi Londra’dayım tekrar. Şaka gibi gelse de bu Gürcüce mühim mesele. BBC ya da İngiliz TRT’si, Gürcülerin Gürcüce yayın talebinden korkmuş olsa gerek ki dünya servisi Gürcüce yayın yapmıyor.
Ancak 32 ayrı dilde yayın yapan BBC’nin kuruluş kanununda, Britanya uluslarını ve bölgelerini temsil etme sorumluluğu var. Bu sorumluluğa istinaden, Britanya’nın dört ulusuna dört yönetici atamış BBC: İngiliz bölgeleri, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda.
Galce ve İrlandacayla birlikte İskoçça BBC kanalları mevcut. Ayrıca çeşitli İngiliz bölgeleri de kendi BBC kanallarına sahip. BBC, bu ulusların kültürel, siyasi ve gündelik hayatına dair programlar yaparken dillerini de geliştirme çabasında. Dört ulusal dilde tarafsız yayınlar yapma iddiasında olan BBC’nin eleştirilen yanları da var elbette.
Mesela Respect Partisi milletvekili George Galloway, tam adı ‘British Broadcasting Corporation’ olan BBC’yi ‘Bush Blair Corporation’, Türkçesiyle ‘Bush Blair Kurumu’ olmakla eleştiriyordu. Öte yandan, muhafazakârlar da, BBC’yi merkez sağ politikaya karşı önyargılı olmakla suçlamış ve BBC bu suçlamayı kabul etmişti.
Bir başka suçlama da İsrail karşıtı önyargılar taşıması iddiasıyla gelmiş ama bununla ilgili soruşturma sistematik olmamakla birlikte İsrail lehine yayın yapıldığını göstermişti.
Irak işgali öncesi ve sonrasında hükümet yanlısı yayın yapmakla suçlanan BBC, zaman zaman terörist yerine ‘silahlı adamlar’ ve ‘isyancılar’ gibi tanımlar kullanmakla da suçlanıyor. Bölücülük meselesine gelince; tabii ki İskoçlar ve Galliler, İskoçya ve Galler’e yeterince yer verilmediği iddialarıyla, yayın haklarının da İskoç ve Galler meclislerine verilmesini talep ediyorlar. BBC’nin gelirlerinin hanebaşına toplanan Televizyon Lisans ücretlerinden geldiğini düşünürsek bu talebin ciddiyeti daha iyi anlaşılır. Galli vergisiyle Galler televizyonu, İskoç vergisiyle İskoç televizyonu. Yani vergiyi veren kontrolü de almak istiyor haklı olarak.
Kısacası İngiltere gibi gelişmiş ülkeler, bu anadil meselesinin hassasiyetini henüz anlayabilmiş değiller. Bunlar, devlet hastanelerinde Kürtçe bile konuşulmasına izin veriyorlar. Yetmiyormuş gibi ulusal sağlık kurumu (ya da İngiliz SSK’sı) websitelerinde ve broşürlerinde Kurmançi’den Sorani’ye kadar bir sürü ‘kanunla yasaklanmış dil’ kullanıyorlar. Elbette birgün akılları başlarına gelir de onlar da tek dil, tek bayrak, tek ülke şiarına nail olurlar.
Bu arada, BBC’nin Türkçe yayını da var. Fırsat bu fırsat biz de Londra’daki Türkler olarak bağımsızlık mı istesek? Yok yok tazminat alalım! Biraz ders alabilsek o da yeterli olabilir. Meraklısına, alınabilecek bir ders: Kanun gereği BBC’nin televizyon, radyo ve internet aracılığıyla yaptığı yayınların, yüksek kaliteli olma, yenilik ve orjinallik içerme, düşündürücü, zorlayıcı ve merak uyandırıcı olma zorunluluğu var. Seda Sayan’a sabah sabah Galce ya da İrlandaca program yaptırmadan önce belki bu tarz yayın ilkeleri geliştirmek daha yakışıklı olabilir, Şeş TV ve doğacak yeni kardeşleri için. Yoksa kaynanam olur musun ya da Ulusa seslenişin İskoççası hiç çekilmez.
Şimdi alıcılarımızın ayarlarıyla oynayalım ve Britanya Şeş Televizyonu’ndan biraz dil öğrenelim: “Beir bua agus beannacht”, İrlandaca ‘hayırlı olsun’ demek; Galcesi ise ‘Dymuniadau gorau’.
Şeş TV konusunda radarıma takılan tavırlar şöyle: KalBay’ın sol partisi, ‘aman ha ya Gürcüler de Gürcüce yayın isterse’ diye feryat edermiş. Dağ dilini konuşanların partisi elinde oyuncağı alındığı için itiraz edermiş. Bu işi özel televizyonlar yapmalıymış. Korku listesi uzayıp gidiyor. Tartışmanın biraz dışına çıkılırsa belki daha rahat değerlendirebiliriz ne olup bittiğini.
Şimdi Londra’dayım tekrar. Şaka gibi gelse de bu Gürcüce mühim mesele. BBC ya da İngiliz TRT’si, Gürcülerin Gürcüce yayın talebinden korkmuş olsa gerek ki dünya servisi Gürcüce yayın yapmıyor.
Ancak 32 ayrı dilde yayın yapan BBC’nin kuruluş kanununda, Britanya uluslarını ve bölgelerini temsil etme sorumluluğu var. Bu sorumluluğa istinaden, Britanya’nın dört ulusuna dört yönetici atamış BBC: İngiliz bölgeleri, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda.
Galce ve İrlandacayla birlikte İskoçça BBC kanalları mevcut. Ayrıca çeşitli İngiliz bölgeleri de kendi BBC kanallarına sahip. BBC, bu ulusların kültürel, siyasi ve gündelik hayatına dair programlar yaparken dillerini de geliştirme çabasında. Dört ulusal dilde tarafsız yayınlar yapma iddiasında olan BBC’nin eleştirilen yanları da var elbette.
Mesela Respect Partisi milletvekili George Galloway, tam adı ‘British Broadcasting Corporation’ olan BBC’yi ‘Bush Blair Corporation’, Türkçesiyle ‘Bush Blair Kurumu’ olmakla eleştiriyordu. Öte yandan, muhafazakârlar da, BBC’yi merkez sağ politikaya karşı önyargılı olmakla suçlamış ve BBC bu suçlamayı kabul etmişti.
Bir başka suçlama da İsrail karşıtı önyargılar taşıması iddiasıyla gelmiş ama bununla ilgili soruşturma sistematik olmamakla birlikte İsrail lehine yayın yapıldığını göstermişti.
Irak işgali öncesi ve sonrasında hükümet yanlısı yayın yapmakla suçlanan BBC, zaman zaman terörist yerine ‘silahlı adamlar’ ve ‘isyancılar’ gibi tanımlar kullanmakla da suçlanıyor. Bölücülük meselesine gelince; tabii ki İskoçlar ve Galliler, İskoçya ve Galler’e yeterince yer verilmediği iddialarıyla, yayın haklarının da İskoç ve Galler meclislerine verilmesini talep ediyorlar. BBC’nin gelirlerinin hanebaşına toplanan Televizyon Lisans ücretlerinden geldiğini düşünürsek bu talebin ciddiyeti daha iyi anlaşılır. Galli vergisiyle Galler televizyonu, İskoç vergisiyle İskoç televizyonu. Yani vergiyi veren kontrolü de almak istiyor haklı olarak.
Kısacası İngiltere gibi gelişmiş ülkeler, bu anadil meselesinin hassasiyetini henüz anlayabilmiş değiller. Bunlar, devlet hastanelerinde Kürtçe bile konuşulmasına izin veriyorlar. Yetmiyormuş gibi ulusal sağlık kurumu (ya da İngiliz SSK’sı) websitelerinde ve broşürlerinde Kurmançi’den Sorani’ye kadar bir sürü ‘kanunla yasaklanmış dil’ kullanıyorlar. Elbette birgün akılları başlarına gelir de onlar da tek dil, tek bayrak, tek ülke şiarına nail olurlar.
Bu arada, BBC’nin Türkçe yayını da var. Fırsat bu fırsat biz de Londra’daki Türkler olarak bağımsızlık mı istesek? Yok yok tazminat alalım! Biraz ders alabilsek o da yeterli olabilir. Meraklısına, alınabilecek bir ders: Kanun gereği BBC’nin televizyon, radyo ve internet aracılığıyla yaptığı yayınların, yüksek kaliteli olma, yenilik ve orjinallik içerme, düşündürücü, zorlayıcı ve merak uyandırıcı olma zorunluluğu var. Seda Sayan’a sabah sabah Galce ya da İrlandaca program yaptırmadan önce belki bu tarz yayın ilkeleri geliştirmek daha yakışıklı olabilir, Şeş TV ve doğacak yeni kardeşleri için. Yoksa kaynanam olur musun ya da Ulusa seslenişin İskoççası hiç çekilmez.
Şimdi alıcılarımızın ayarlarıyla oynayalım ve Britanya Şeş Televizyonu’ndan biraz dil öğrenelim: “Beir bua agus beannacht”, İrlandaca ‘hayırlı olsun’ demek; Galcesi ise ‘Dymuniadau gorau’.
* This article was first published in BirGun: http://www.birgun.net/haber-detay/her-dilde-aptal-kutusu-12074.html
** İbrahim Sirkeci Londra Regent’s Üniversitesi’nde Ulusötesi Çalışmalar ve Pazarlama Profesörü olarak görev yapmaktadır.
[contact-form][contact-field label=’Name’ type=’name’ required=’1’/][contact-field label=’Email’ type=’email’ required=’1’/][contact-field label=’Website’ type=’url’/][contact-field label=’Comment’ type=’textarea’ required=’1’/][/contact-form]