İskoç modeli federal bile değil

“Minderinde bağdaş kurmuş oturan ve cam fincanındaki sütlü kahveden yudumlayan isyancı Kürt komutanı, Türkiye’ye karşı mücadelesinde ölümü göze almış bir savaşçıdan çok sevecen bir baba görünümü veriyor” diyen Deborah Haynes’in Ekim 2007’deki röportajından 18 ay sonra İngiliz muhafazakar gazetesi The Times, yeniden Kandil Dağı’na muhabir göndermiş. Bu kez Anthony Lyod görüşmüş Karayılan’la. Karayılan, Lyod’a ‘bir yol ayrımındayız ve Kürt sorununu daha fazla kan dökmeden, Türkiye sınırları içerisinde barışçı ve demokratik yoldan çözmeye hazırız’ demiş.
Ekim 2007’deki görüşmede Deborah Haynes’e “Türkiye’de Kürt sorununu, Britanya İskoçya’da veya İspanya Katalonya’da nasıl çözdüyse öyle çözülebilir” demiş. Fazla detayına girmemiş yarı özerk devlet yollu çözüm önerisinin. Lyod hafta ortası yayınlanan görüşmesinde bu meseleyi daha çok irdelemiş. Cumhurbaşkanının açılımı mı yoksa daha genel bir açılım mı var tahmin etmek zor.
Karayılan’dan gelen önemli bir mesaj da PKK’nin Öcalan’ın yakalanmasından sonra silahlı mücadeleden ziyade diyalog eksenli politikalara yönelmiş olduğunun teyit edilmesi. Karayılan, sıkı biçimde yüzde 40 kadın kotası uygulanan 6000 PKK’liye 1 Haziran’a dek pasif savunma emri vermiş ve zeytin dalının tutulmasını bekliyor. Ama daha ziyade aranılan PKK’nin barış sürecinde bir taraf olarak tanınması ve diyalogun başlaması.
Eminim başka kanallarla da Karayılan ve PKK’nin politika ve görüşleri sizlere ulaşıyordur. Biraz İskoç modelinin ne olduğuna bakalım. İskoç modeli sıklıkla tekrarlanan tam bağımsızlık referandumlarını da içeriyor. İskoçlar şimdiye dek yüzde 50 sınırını aşamadılar. Ama yüzde 50 yi geçtikleri anda tam bağımsız İskoç devleti doğmuş olacak. Tabii Avrupa Birliği sınırları içindeki Büyük Britanya yapısından tam bağımsız İskoç devletine geçişin pratikte fazla bir etkisi olmayacaktır. Britanya Meclisindeki sandalyelerini kaybedecekler, merkezi hükümetten gelen yardımlar ortadan kalkacak ancak merkeze giden vergiler de ortadan kalkacak. Adada serbestçe yer değiştiren İskoçlar çok zorlayıcı olmasa da çalışma izni vs gibi kayıt kuyut işlemleri ile yüzleşecekler. Bir de belki sınırın güneyindeki akrabalarıyla telefon görüşmeleri zamlanacak. Zaten pekçok uluslararası organizasyona ayrı olarak katılan İskoçya, bağımsızlık durumunda Olimpiyatlara da katılabilecek.
İskoç özerkliği için bir önemli kavram ‘devolution’. Bu kabaca merkezi hükümetin egemenliğinin geçici olarak ülke içindeki bölgesel ya da yerel birimlere aktarılması demek. Federal sistemden farkı da burada. Yani merkezi hükümetin kontrolü devam eder ve üniter devlet yapısı değişmez. Buradan bakarsak İskoç Modelini isteyen Karayılan, federal bir yapı dahi istemiyor demektir. Galler ve Kuzey İrlanda’da uygulanan da aynı sistemdir. İstenilenin ‘Federasyon’ olmadığını duymak belki aşırı sağcı ve milliyetçi ulusalcı taifenin yüreğine su serpebilir. Hak, iktidar ve sorumluluğun yerel ya da bölgesel otoritelere devredilmesi anlamına gelen ‘devolution’ kelimesinin Türkçe karşılığı olarak ‘intikal’ ya da ‘devretme’ kullanılabilir.
İskoçlar 1999’da, Galler ve Kuzey İrlanda ile birlikte kendi parlamentolarına salt çoğunluk aranan referandum kavuştular. Daha önce 1979’daki referandum da başaramamışlardı. Şunu da hatırlamak da fayda var. Daha önce varolan İskoç Parlamentosu, 1707 tarihinde İskoç ve İngiliz Krallıklarının birleşmesi üzerine kapatılmıştı. Yani İskoçlar bir anlamda eskiden varolanı geri aldılar yaklaşık 300 yıl sonra.
2007’deki son seçimlere göre, 129 milletvekilliğinden, 47’sini alan İskoç Ulusal Partisi halihazırda iktidarda. Ancak meclis çoğunluğu diyebileceğimiz İşçi Partisi, Muhafazakar Parti ve Liberal Demokratlar tam bağımsızlığa karşılar. İskoç Parlamentosu ve hükümeti eğitim ve sağlık gibi alanlarda yasama yetkisine sahipler ancak vergi toplama konusunda merkezi hükümete tabiler. Dolayısıyla Britanya ekonomisinin tamamındaki değişimler ve sınırlı bir bütçe içinde hareket etmek zorundalar. Buna karşı güçlü bir reform hareketi mevcut. Mali reform seçenekleri arasında tam bağımsızlık da var. Ve bu bağımsızlık kararı da neredeyse tamamen İskoç halkına bırakılmış durumda. Yani bağımsızlık isteyen vekiller seçer ve referandumda da bu yönde oy kullanırlarsa İskoçya bağımsızlığına kavuşacak.
Petrol piyasalarına bağımlı olan İskoç ekonomisinin orta ve uzun vadede petrol fiyatlarındaki oynamalar nedeniyle ciddi sıkıntılar yaratacağı ve bağımsızlık durumunda ülkenin sıkıntı yaşayacağını ileri süren İskoçlar da var. Hali hazırdaki özerklik içinde daha fazla mali otorite arayan İskoç Parlamentosu’da muhaliflerin tepkisini çekiyor. Çünkü görece geri kalmış olan İskoçya, Birleşik Krallık bütçesinden eşitsiz bir biçimde çok yardım almakta. Bağımsızlık ile bunun yerini dolduracak kaynak bulunması da bir zaruret olacak. Yani İskoçların yarıdan çoğu tam bağımsızlığa hayır derken bir bildikleri var.
Türkiye’nin Kürt sorunu için tabii bir sınırlar sorunu da var. İskoçya aşağı yukarı net sınırları olan bir coğrafya. Tabii ki sınırın güneyindeki İskoçlar ve Kuzeyindeki İngilizler meselesi kaçınılmaz ama herhangi bir referendum gündeme geldiğinde bunun hangi coğrafyada yapılacağı da istismara açık önemli bir sorun. Kaldı ki biz 1965’ten bu yana nüfus sayımlarında etnisite bilgisi toplamıyoruz. Yani ne kadar Kürt nerede yaşar sorusunun yanıtını sadece geniş yanılma payı olan tahminlerle yapıyoruz. İskoçlar için böyle bir durum sözkonusu değildi. Bir fark da şu; İskoçlar, Demokratik Toplum Partisi ya da Halkın Demokrasi Partisi tarafından değil, 1934 yılında kurulmuş olan İskoç Ulusal Partisi tarafından 1967’den bu yana Britanya parlamentosunda temsil ediliyorlar. 1999’dan bu yana da başbakan dengi sayabileceğimiz bir İskoç Birinci Bakanı var başlarında. Partinin bütün dökümanlarında da bağımsızlık temel politika olarak öne çıkarılıyor. Benim bildiğim henüz ne büroları basılmış ne de üyeleri tutuklanmış durumda.
The Times’ın deyişiyle “25 yıllık çatışmayı durdurmak isteyen Kürt liderin” sözleri İskoç modelinin ne olduğunu bilerek yorumlanmalı. Bağımsız devlet talebinden vazgeçmiş PKK, Ankara, Bağdat ve Washington’u zorluyor. “Britanya, kendi parlamentolarını kurmalarına izin vererek, İskoçların iradesini kabul etti. Türklerden istediğimiz de budur …
İki tarafta birbirini afetmek zorunda.” Şimdi sıra kimin ne kadar affedici olabileceğinin sınanmasında.

* This article was first published in BirGun: http://www.birgun.net/haber-detay/iskoc-modeli-federal-bile-degil-12095.html
** İbrahim Sirkeci Londra Regent’s Üniversitesi’nde Ulusötesi Çalışmalar ve Pazarlama Profesörü olarak görev yapmaktadır.
[contact-form][contact-field label=’Name’ type=’name’ required=’1’/][contact-field label=’Email’ type=’email’ required=’1’/][contact-field label=’Website’ type=’url’/][contact-field label=’Comment’ type=’textarea’ required=’1’/][/contact-form]

Scroll Up